E-Bülten’e kayıt olun

E-Posta:



Mühendislik Hayal Kurmakla Başlar

Mühendislik Hayal Kurmakla Başlar

Mühendis sadece soru çözen adam değildir, yeni ve rahatsız edici sorular sormayı hayal edecek kadar da deli olmalıdır. Mühendislik budur.

Osmanlıca’da mühendis anlamına gelen “hiyelkâr” kelimesi ile rüya gören kişi anlamına gelen “hayalkâr” aynı kökten gelir. Her iki eylemde de esas olan, tahayyül etmektir.

Dilerseniz sözü, İhsan Oktay Anar’ın “Kitab-ül Hiyel” kitabına bırakalım:

Sonuçta hiyelkâr da hayalkâr da tahayyül ediyordu. Gelgelelim, adına ilim denen, yokluğu gözleri kör eden, belki de karacahillerin görmek maksadıyla büyüttükleri o nokta, onlardan sadece birinin tahayyülünde vardı. Hiyelkâr sayısız hiylelerle tabiatın kuvvetlerini tuzağa düşürüp esir etmenin yolunu ararken, hayalkâr, bütün dünyayı gözündeki o noktayla görüyor, Kainatın kendisinin gerçekleşmiş bir hayal olduğuna, bu hayali örnek alıp yeni yeni hayaller yaratmak gerektiğine, çünkü onu mutlu eden şeyin sanayi ya da teknoloji değil, hulkiyyat ya da kreatoloji olduğuna inanıyordu.

Mühendislik, hayal kurmakla başlar. Her ne kadar sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçiş döneminde olsak da, günümüzde teknoloji sadece bilime yaslanarak ilerlemiyor. İyi tasarımdan üretim yeteneğine, pazarlama becerisinden vizyonerliğe uzanan birçok önemli sebebe bağlanarak ilerlemesini sürdürüyor. Ama hepsinin başında, Kitab-ül Hiyel’de de tarif edildiği üzere, “Kainatın kendisinin gerçekleşmiş bir hayal olduğuna, bu hayali örnek alıp yeni yeni hayaller yaratmak gerektiğine” inanmak gerekiyor.

Mühendislik ve Cezeri

Zamanında bir mühendis arkadaşımın söylediği üzere, “Mühendis sadece soru çözen adam değildir, yeni sorular sormayı hayal edecek kadar da deli olmalıdır.”

 

Mühendislik ve Cezeri

Bu ilk yazıyı yazarken, bu toprakların gördüğü en büyük “hayalkâr”larından El-Cezeri‘yi anmadan olmayacak.

Mekanik robot ve hidro-mekanik ustası bilim insanı İsmail Ebul İz Bin Rezzaz El Cezeri, M.S. 1136-1206 yılları arasında yani “İslam felsefesi ve medeniyetinin altınçağı” olarak anılan dönemde Cizre’de yaşadı. 1200’lü yılların başında kaleme aldığı “Olağanüstü mekanik araçların bilgisi hakkında kitap” ya da bilinen adıyla “Kitab-ül Hiyel”de tanıttığı hidro-mekanik robotlar, ortaya attığı idealarla sibernetik’in keşfine de temel oluşturdu.

Temel pnömatik ilkelerinden su pompasına, krank milinden pistonlara kadar pek çok teknolojik ilerlemenin yaratıcısı olan El Cezeri, bugün iç acıtıcı bir şekilde anavatanında pek tanınmasa da, otomatonları (mekanik robot) Leonardo da Vinci’yi de etkilemiştir.

Peki, tüm bunları neden anlattım?

Bugünün gözlükleriyle baktığımızda çizimleri birer Zihni Sinir Procesi’ni anımsatan El Cezeri, bir “hiyelkâr” (mühendis) olduğu kadar iflah olmaz bir “hayalkâr”dır da ondan… Malum, mühendislik hayal kurmakla başlar ve sürekli yeni yeni hayaller yaratmak gerektiğine inanmayı gerektirir.

(…)

Bu ilk yazıda duygularımı nasıl anlatacağımı bilemedim. İyisi mi, bir dilek tutarak yazıma son vereyim:

2009 yılının kasım ayında sadece “çılgın bir hayal” olan Geleceği Yazanlar Portalı, umarım mobil dünyaya dair hayallerinizi gerçeğe dönüştürmenize yardımcı olur :).

Sağlıcakla.

Ali Işıngör

1974 yılında İstanbul’da doğdu. İtalyan Lisesi’nde okudu. Kendini bildi bileli ölesiye bir şekilde merak ediyor, bir şeyler okuyor, araştırıyor ve yazı yazıyor. Bu dürtülerini bir hayat tarzına dönüştürüp, böyle yaşayabileceğini anlayınca gazeteci olmaya karar verdi. 1992’de başlayan gazetecilik/yazarlık macerasında yolu Corriere Della Sera, Panorama, M5 Haber, Il Sole 24 Ore, Focus gibi çeşitli dergi ve gazetelerden geçti. Topluluk yöneticiliğinden arta kalan boş zamanın büyük bir kısmını hayaller kurmakla, çizgiroman okumakla (favori kahramanı Corto Maltese’dir), merak etmekle ve özgür yazılım projelerine katkı vermekle harcıyor.

Yorum Yok

Yorum Yaz

Yorum
İsim
E-Posta
Website