E-Bülten’e kayıt olun

E-Posta:



Artistanbul EuroPython’a ayak bastı!

Artistanbul EuroPython’a ayak bastı!

Artistanbul EuroPython 2017 muhabiri Onur, Rimini’den bildiriyor…

Python programlama dili, Türkçe ve (Ali Işıngör sağ olsun) İtalyanca’dan sonra uzun yıllardır Artistanbul’un üçüncü ana dili olmuştur. Şimdiye kadar sayısız projede güvendik, severek kullandık ve bu durumun uzun bir süre daha değişeceğini sanmıyorum. Tam da bu sebeple, Python tercih eden firmaların ve bu firmalarda çalışan meslektaşlarımın bu dil ile neler geliştirdiğini görmek, karşılaştıkları zorluklarla ilgili tecrübelerini dinlemek üzere, bu sene İtalya’nın Rimini şehrinde düzenlenen EuroPython Konferansı‘na katıldım.

Epey yorucu bir yolculuğun ardından, Rimini’ye vardığımda herhangi bir aktivite yapmaya yetecek enerjiyi kendimde bulamamıştım. O yüzden ertesi gün için yoğun bir plan hazırlamak istedim. Şehirde gezmek-görmek istediğim tarihi yapıların ve ilgi noktalarının listesini çıkardım. Yeni başlayanlar için ayrılmış ve hiçbir konuşmanın olmadığı ilk günde, hazırlamış olduğum listeyi temizlemek üzere harekete geçtim. Hesaba katmadığım iki şey vardı, Rimini’nin küçük bir şehir olması ve hava sıcaklığının 35°C olması… Yaklaşık 4 saat sonra, sıcaktan bunalmış ve listede görülecek bir nokta bırakmamışken, yaka kartımı almak ve belki de organizasyona yardım etmek düşüncesiyle birkaç dakika yürüme mesafesi uzaklıktaki konferans salonunun yolunu tuttum.

Tüm katılımcılara e-posta ile yapılan çağrıya rağmen, yardımcı olmaya çok az kişi gelmişti ve daha ne olduğunu anlamadan kendimi katılımcılara dağıtılacak çantaları hazırlarken buldum. Sırayla yüzlerce bez çantayı açıp, içine etkinlik programını eklemek üzere yanımdaki kişiye uzatırken ellerim hiç durmadı. Yine de çevremdeki kişilerle hikâyelerimizi paylaşmayı başarabildik. Başaramadığımız tek şey, birkaç saniye mola vererek bu keyifli anı bir özçekim ile ölümsüzleştirmekti. Güzel bir hatıranın eksikliğini, organizasyon ekibinin bize verdiği “EuroPython 2017 Gönüllüsü” rozet ve çıkartmalarıyla giderdiğimi düşünüyorum. Pardus ve “Özgürlük İçin” topluluğundan uzun zaman sonra yeniden bir topluluk için bir şeyler yapmak, bana gönüllü olarak katkı vermenin ne kadar güzel bir duygu olduğunu hatırlattı.

 

EuroPython 2017 etkinliğinin ilginç oturumları

Sunumların olduğu 5 gün boyunca öncelikli olarak günlük hayatta sürekli kullandığımız Django, REST Framework, Celery, PostgreSQL, kod testleri, otomasyon gibi konular hakkındaki konuşmaları tercih etmeye çalıştım. Bunların dışında henüz deneyimleme fırsatı bulamadığım veya ilginç bulduğum konuşmaları tercih ettiğim de oldu. Katıldığım konuşmalar arasında en etkileyici olanı, şüphesiz Anjana Vakil’in yaptığı ve beynimdeki tüm kıvrımları harekete geçirip aynı zamanda eğlendirmeyi de başaran “Mary had a little lambda” sunumuydu. Genel olarak bahsedilen konular çok çeşitli ve ilgi çekiciydi, öyle ki bazen eşzamanlı birden fazla konuşmaya katılabilmek için Profesör McGonagall‘dan Zaman Döndürücü‘yü ödünç almanın hayalini kurdum. Ne yazık ki, şahsen hiçbir konuşmayı heyecan verici bulmadığım ve sadece zamanı boş geçirmemek için en ilgi çekici bulduğum konudaki sunuma girdiğim saat aralıkları da oldu. Bu küçük olumsuzluklara rağmen Rimini Konferans Merkezi’nin (Palacongressi di Rimini) de uzmanlıklarıyla birlikte çok da büyük olmayan bir ekibin organize ettiği EuroPython 2017 keyifli bir şekilde son buldu.

Genel olarak değerlendirmek gerekirse, benim için farklı bir deneyimdi EuroPython 2017. Bir yandan Artistanbul olarak alanımızda sandığımdan daha iyi bir noktada olduğumuzu görme şansı yakalarken, diğer yandan eksik kaldığımız noktaları da net bir şekilde gördüm ve en kısa sürede tamamlamak için motivasyonla doldum. Özellikle bahsetmek istediğim bir diğer konu ise pyistanbul topluluğundan EuroPython’a katılanlar. Artistanbul adına tek başıma gitmiş olmama rağmen, hem daha önceden tanıdığım Yiğit Güler ve Emre Yılmaz hem de daha önce Slack grubundan veya Twitter’dan isimlerini bildiğim ama ilk defa Rimini’de yüzyüze karşılaştığım kişiler ile birlikte hiç yalnız kalmadık, birlikte öğrendik ve çok eğlendik. Hepsine sonsuz teşekkürler!

Onur Güzel

Akın masasına otel resepsiyonlarındaki zillerden bir tane aldı, canı sıkıldığında zile basarak üç oda öteden Onur'u yanına çağırıyor. Başka bir ülkede olsa bize mobbing'den dava açardı. Onur galiba bir gün bize çok pis dalacak, ona hazırlanıyor...

3 Yorumlar
  • Ali Işıngör
    Yanıtla
    Gönderim14:54, 3 Ağustos 2017

    Bu yazı altında bir tartışma başlatmak ve gelip gördüklerini daha ayrıntılı anlatmanı sağlamak umuduyla birkaç sorum olacak:

    – Python dili ve araçlarıyla kaç yıldır çalışıyorsun?
    – Hangi IDE ya da metin editörünü kullanıyorsun?
    – Neden Python/Django?
    – Python 3.6’yı devirdik. 4.0 sürümünde ne görmek isterdin?
    – 4.0’ı çıkınca bu meredin, 2.x>3.0 geçişindeki gibi bir sürü şey kırılacak mı sence yine?

  • Gönderim22:32, 27 Temmuz 2018

Yorum Yaz

Yorum
İsim
E-Posta
Website