E-Bülten’e kayıt olun

E-Posta:



Kısa Bir Molanın Ardından Yeni Bir Sayfa

Copyleft: Neslihan Turan

Kısa Bir Molanın Ardından Yeni Bir Sayfa

Merhaba, ben Neslihan Turan. Kısa bir molanın ardından, özgür yazılıma gönül veren ve çözümler geliştiren bir ekibe katıldım.

 

Önce bir giriş

İnsan olmaya dair en sevdiğim yetilerden biri üretebilmekken para kazanma zorunluluğu yüzünden üretimlerimiz üstünde çok az kontrol sahibi oluşumuz ve bu büyük keyfi ıskalayışımız son yıllarda kafamı meşgul eden bir konu. Para kazanmayı başarmak gerekmesi yetmezmiş gibi bir de sürekli hayatımıza dair uzun dönem planlar yapmamız gerektiğine dair de bir toplumsal baskı var malumunuz. Kariyerimi nasıl yönetmeliyim? Kendime nasıl yetenekler katmalıyım? Herkesin kariyeri birbirine benzerken benimki biraz farklı gibi, doğru mu yapıyorum? Başarılı mıyım? Başarılı olmak zorunda mıyım? Böyle devam edersem gelecekte başarılı olacak mıyım? Sahi kariyer nedir? E başarı ne asıl? Bu ve benzeri soruların önü arkası kesilmiyor açıkçası 30’lara doğru. Üstüne üstlük teknoloji gibi her geçen gün büyüyen ve yeni bir şey öğrenmediğiniz her an karadan daha da uzaklaştığınız bir okyanus olan sektörler, bu soruların sayısını bir çarpan etkisiyle arttırıyor.

Bundan beş ay kadar önce, uzun zamandır aynı projede geliştirici olarak çalışıyorken konfor alanıma geniş geniş kurulmuş olduğumu fark ettim. Açıkçası keyfim yerindeydi ancak bahsettiğim o susmayan sorular beni huzursuz etmeye başlamıştı. İçimde; “Yeni şeyler öğrenmen lazım!”, “Farklı projeler keşfetmen lazım!”, “Kariyerini planlaman lazım!” diyen ses bir yanda, “Kariyer de neymiş? Düşme kızım bu kapitalist dayatmalara.” diyen ses diğer yandaydı. Sonuçta konfor alanım artık o kadar da konforlu değildi bu seslerle. Ben de ne yapmak istediğime karar vermek için bir ara verdim çalışmaya. Bu ekonomik durumda, çalışmaya ara verebileceğim şartları oluşturabilmemiş olmamın bir ayrıcalık olduğunun farkında olduğumu da belirtmek isterim. Bolca dinlendiğim, hayatımın en güzel dört ayı diye hatırlayacağım bu süre içinde bazı iş fırsatları çıktı karşıma. Bunların çekiciliğine direndim çünkü aylar sürecek bir çalışma molası kaç kere geçecekti elime bir daha? Sonuna kadar kullanmak istiyordum kendime tanıdığım bu süreyi elbette.

Derken Ali Işıngör‘den bir iş teklifine dair bir direkt mesaj aldım. Patronumuz DM’den yürüyor işe almak istediği kişilere. Ali Abi ile tanışıklığımız yıllar öncesine dayanıyor. Yıllar boyunca da özgür yazılım camiasının insanları olarak hep bildik birbirimizi. Bu iş teklifine diğerlerine uyguladığım “üzgünüm dükkan kapalı” tarifesini uygulamamamın en önemli sebebi, özgür yazılım kültürüne sahip ve özgür yazılım geliştiren bir şirket olduklarını bilmemdi. Yıllardır özgür yazılım topluluklarında bulunmam, bu kültürü sevmemden ileri geliyor. Buralardaki insanları, ettikleri sohbetleri, bilginin özgürlüğü konusunda ortaklaşmalarını, paylaşma konseptini kavramış olmalarını seviyorum. Öte yandan bu konuya duyarlı insanların diğer hak temelli konulara da duyarlılıklarının görece daha fazla olduğunu gözlemliyorum. Çalışma alanımda halihazırda etik kaygıları olan insanlarla çalışmayı tercih ettiğimden dolayı da bu kültüre sahip toplulukları kendime yakın görüyorum. Uzun lafın kısası, bu teklif şirket kültürü yönüyle diğerlerinden ayrışıyordu ve verdiğim molayı biraz kısa kesmeme değeceğini düşündüm.

 

Ben Neslihan Turan, Artistanbul’da ne yapıyorum?

Şirkette ürün yöneticisi pozisyonunda işe başladım. Özgür yazılım dünyasını iyi tanıyor oluşumun ve biraz takıntılı bir manyak olmamın faydalarını göreceğime inandığım bir rol bu. Aslında gerek kişisel hayatımda gerekse gönüllü işlerde farkında olmadan hep sahiplendiğim de bir rol. Yeni bir işe başladığınızda arkadaşlarınız hep bir ağızdan size aynı şeyi söyler: “İlk haftalar çok güzel yaa.” Bu cümlenin taşıdığı çalışma hayatının gerisinin o kadar da güzel olmadığı hüznünü bir kenara bırakırsak, tıpkı yeni bir insanla tanışırken yaşanan o heyecanlı tanışma safhası gibi, yeni bir işe başlamak da olumlu bir belirsizlik içeren bir dönem, yüksek bir potansiyel, bir tabula rasa. Bir şeyler öğrenme özgürlüğünüz olan, kendinizi yeniden tasarlamak, idealinize yaklaştırmak için beyaz bir sayfa açabildiğiniz muazzam bir faz. Bu sürecin bir diğer güzel yanı da öğrenme eğrisinin en dik kısmında olmak ve bunun da her gün küçük başarılar elde etme ihtimaline gebe olması. O sıkılacağımız platoya daha çok var anlayacağınız.

Şirkette ilk iki günümde parti vardı. Epey şanslı ve keyifli bir karşılama olduğunu kabul etmeliyiz. Ardından şirket içinde kullanılan araçlarla tanışmaya başladım. Belgelendirme benim kişisel hayatımda çok önemli bir yere sahip. Öyle ki kedilerimin hayatları boyunca yaptırdıkları tahlilleri dahi biriktirdiğim dizinlerim var. Belgelendirme konusundaki bu tutkumun sebebiyse en temelde kaynakların verimli kullanımına olan hassasiyetim. Tekrarlı işler yapmayı, daha önce çözdüğüm bir problemi yeniden çözmek zorunda kalmayı sevmediğimden kendi pratiğim bu şekilde gelişti. Şirkette gördüğüme çok mutlu olduğum şey de kendi iç wikilerinin epey güncel kullanılması ve yapılan işlerin belgelendirilmesi. Böyle bir yerde çalışmak meydana getirdiğiniz üretimin sizden bağımsız şekilde var olmaya devam edeceği iç huzurunu veriyor size. Böylece yaptığınız iş o günü kurtarmak için sunulan geçici bir çözüm olarak kalmayıp, tıpkı bilgi özgürlüğü fikrinin kökeninde olduğu gibi, her zaman var olacak, paylaşılması ve geliştirilmesi mümkün olan bir değere dönüşüyor.

Gözlemlediğim bir diğer parametre ise iş arkadaşlarımın çalışma heyecanları oldu. Bunun iki sebebi var. İlk sebep, onların işe dair heyecanının muhtemelen benim ileriki aylarda hissedeceğim heyecan seviyesini de gösteriyor olması. Bir çalışma alanının mutluluk endeksini uzun yıllar orada çalışan kişileri gözlemleyerek anlayabiliriz. Bu parametrenin benim için önemli olmasının ikinci sebebi de yaptığı işe heyecanlanan ve aynı şekilde heyecanlı kişilerle çalışması seven biri olmam. İş arkadaşlarımın iş etikleri de hevesleri de kendimi güvende hissetmemi sağladı. Takımına güven duymak aidiyet hissinin en temel şartı ve benim için bu karşılanmış durumda.

Benim gibi fazlaca esnek çalışma şartlarına ve kendi disiplinini kurmaya alışkın biri için önemli olan bir diğer nokta da iş takibinin nasıl sağlandığıydı. Sektörde sıklıkla karşılaşılan kart basma, tuvalete gitmelerin sayılması, sigaraya çıkma sürelerinin iş saatinden düşülmesi gibi uygulamaların tam aksi yönünde bir politika benimsenmiş durumda burada. Kişiler sizin iş etiğinize güveniyor. Fazla mesai yaptıysanız da beyan etmeniz yetiyor. Bu da takımda kurulan güven ilişkisini geri besliyor.

Başka bir işyerinde sorun yaşayacağımı düşündüğüm bir diğer konu da fazlaca başıma buyruk kullandığım sosyal medya hesaplarım. Ne politik fikirlerimi paylaştığım hesapların ne de pole dans videolarımı paylaştığım hesapların işyerimdeki kişilerce görülmesine dair bir sorun hissettim. “E olması gereken temel şeyleri yazıyorsun.” diyebilirsiniz ancak ülke gerçeklerini ve çoğu işyerinde bu rahatlığı hissedemeyeceğimi bildiğim için benim dikkatimi çeken bir diğer nokta oldu bu.

Ben genel olarak “Biz bir aileyiz.” cümlesine inanan biri değilim (işin aslı aileye dahi inanan biri değilim:’) ). Biz bir aile değiliz belki ancak birlikte üreten insanlarız ve bu zaten kendi zorluklarına sahip sürecin mümkün olan en sağlıklı şekilde ilerlemesi için gereken iyi niyetli girişimleri Artistanbul’da gördüm. İlk haftamı bitirirken emeğimin ve zamanımın karşılık gördüğü bir alanda, yaptığı işi önemseyen insanlarla birlikte üretmek için heyecanlı ve hevesli hissediyorum.

 

Açılış görseli: Copyleft / Neslihan Turan

Neslihan Turan

Özgür yazılıma gönül veren Neslihan'ı gözümüze yıllar önce kestirmiştik, kısmet 2022'nin son aylarınaymış. Ekibe ürün yöneticisi olarak katılan Neslihan ile özgür yazılım merkezli pek çok yeni hizmet/ürün geliştirmeyi hedefliyoruz.

Yorum Yok

Yorum Yaz

Yorum
İsim
E-Posta
Website